"KURAN'A GÖRE NASIL NAMAZ KILABILİRİZ?"

Dini sadece Allah'a özgülemeye çağrıldıkları, Kuran'ın dışında izledikleri öğretilerdeki çelişkiler ve saçmalıklar sergilendiği vakit, Sünnilerin ve Şiilerin koru halinde: "Hadisleri, sünneti, mezhep imamlarının içtihatlarını Kuran'a eş koşmasak nasıl namaz kılabiliriz?" diye soru yönelttikleri bilinen ve sürekli tekrarlanan bir olay. Bu soruyu samimiyetle soranlar varsa, onlara bir müjdemiz var: namaz kılabilme uğruna onca çelişkiyi ve hurafeyi din edinmenize ve şirk çamurunda boğulmanıza gerek yok artık; Kuran sorunuzun cevabını vermekte ve namazın nasıl kılınacağını detayıyla bildirmektedir.

Sadece Kuran'ı izlesek mezhep kitaplarının tarif ettiği namazlardan birini kılamayız. Ancak, Allah'ın emrettiği, elçilerinin ve müminlerin kıldığı namazı hemen hemen tüm detaylarıyla öğrenebiliriz.

İslam Dini Muhammed'le Başlamadı

İslam özel bir isim olmayıp Tanrı'ya teslimiyet anlamına gelir. Tüm elçiler ve inananlar islam ve müslüman kelimelerinin kendi dillerindeki karşılıklarını, kendilerini tanımlamak için kullanmışlardır ( 2:131; 7:126; 10:72; 22:78; 27:31; 28:53; 72:14). Nitekim, Tanrı yanında makbul biricik din islam'dır, yani Allah'a teslimiyettir (3:19). Bir çok sözde müslüman, "(Tanrı'nın buyurduğu gibi) Kuran, tam ve detaylı ise namazların rekaatlerini Kuran'ın neresinde bulabiliriz?" diye Tanrı'ya meydan okumaktadır. İslam'ın tüm pratiklerinin Kuran'ın vahyinden çok önce ortaya konmuş olduğunu yine Kuran'dan öğrenmekteyiz (8:35; 9:54; 16:123; 21:73; 22:27; 28:27). İbrahim'den sonraki tüm elçiler namazı gözetiyorlar, zekatı veriyorlar, oruç tutuyorlar ve hac ediyorlardı (2:43; 3:43; 11:87; 19:31; 20:14; 28:27; 31:17). Mekke müşrikleri ise rivayetlerin ileri sürdüğü gibi heykellere tapmıyorlardı; Allah'ın kutsal kulları olduklarına inandıkları Lat, Uzza, Menat gibi isimlerden şefaat bekledikleri (53:19; 39:3) ve Allah adına haramlar ve farzlar uydurdukları için müşrik olarak tanımlanmışları (6:145).

Mekke müşrikleriyle olan benzerliği ortadan kaldırmak için rivayetler uyduranlar, uydurdukları heykel tasvirlerindeki çelişkileri ile aslında yalanlarını ele vermektedirler. Kuran'ın hiçbir yerinde onların heykellere taptıkları, Muhammed'in heykelleri kırdığı v.s. bildirilmemektedir. Aksine, Mekke müşriklerinin kendilerini İbrahim peygamberi izleyen ve Tek Tanrı'ya tapan insanlar olarak gördüklerini öğrenmekteyiz (6:23; 39:3) Nitekim onlar, İbrahim'in hatırası olan Kabe'ye saygı gösteriyorlar (9:19), namaz, oruç ve haccı bazı tahrifatlarla da olsa uyguluyorlar, (2:183; 8:35; 9:54; 107:4), zekatı bildikleri halde gereği gibi yerine getirmiyorlardı (53:34). Zekat, gelirin ihtiyaçtan fazla olan bölümünü (2:219) geciktirmeden (6:141) ihtiyaç sahiplerine ve Allah yoluna (9:60) gizli veya açık olarak (2:274) verme yükümlülüğüdür (51:19).

Nitekim 16:123 ayeti, İbrahim'in pratiklerinin Muhammed tarafından izlendiğini bildirir. Kuran'ın herkes tarafından bilinen bir ibadeti açıklamasına gerek yoktu; sadece yapılan tahrifatları ve eklenilen bidatleri düzeltmesi yeterliydi. Dini sadece Allah'a has kılmaya karar verişimizden yıllar sonra bazı dostlardan mektuplar ve öğütler beni Kuran'da namazla ilgili ayetleri topluca incelemeye yöneltti.

Kuran'ın Açıklaması mı Hadislerin Açıklaması mı?

Araştırmam beni sürpriz bir sonuca ulaştırdı. Kuran, namazı tüm gerekli detaylarıyla bildiriyordu. Üstelik, Kuran'ın namaz hakkında verdiği detaylı bilgi hadis kitaplarında yapılan namaz tarifinden çok daha üstündü. Ne Kuran ne de hadis kitapları Peygamberin nasıl namaz kıldığını gösteren resimler ve video klipleri içermemektedir. Hem Kuran ve hem hadis kitapları namazı kelimelerle tarif eder. Şimdi bu tarifleri üç maddede karşılaştırayım:

  1. Kuran'ın dili hadis rivayetlerde kullanılan dilden daha üstündür. Hadis rivayetleri, farklı lehçeler, kronik ve endemik gramer hataları içermektedir. Kuran'ın dili genel olarak sadedir. Kuran'ın bu özelliği ayetlerle vurgulanır ve Kuran'ı inceleyen müslümanlarca teslim edilir (11:1; 54:17).
  2. Doğru, hadis kitapları çok daha fazla detay içermektedirler. Ancak bu detaylar Allah'ın gerekli gördüğü ve elçisinin öğrettiği detaylar mı? Bu detaylar Kuran ile uyumlu mu? Bu detaylar arasında çelişkilere ne demeli? Hadis kitaplarında namazın detaylarıyla ilgili düzinelerce çelişkiden hangisin seçeceğiz? Babamızın üzerinde bulunduğu mezhebin imamının seçtiğini mi seçmeli? Örneğin, Sahih-i Müslim'de Peygamberin Fatiha okuduktan sonra rükuya vardığını, yani eğildiğini bildiren birçok hadis rivayeti var. Ancak, bir başka hadis kitabında Muhammed Peygamberin falanca veya filanca sureyi zammettiği rivayet edilir. Abdestin alınması ve bozulması hakkında çelişkili bir sürü hadis, mezhepler arasındaki ihtilaflara katkıda bulunmuştur. Elleri salmalı mı bağlamalı mı? Bağlayınca göbek üzerinde mi yoksa kalp üzerinde mi tutmalı? Tekbir getirirken elleri ne kadar kaldırmalı? Ayak parmaklarını nasıl tutmalı? Şahadeti söylerken işaret parmağını ne yapmalı? Ağzı nasıl misvaklamalı? Cemaatle kılarken omuzları ne kadar sürtüşmeli? Kılarken önündekinin ensesine mi yoksa yere mi bakmalı yoksa gözleri tümüyle mi kapamalı? Yatsıdan sonra kaç rekat sünnet kılmalı? Öğle namazından sonraki iki rekat sünnet mi, vacip mi, müstehap mı? Abdesti alırken sağdan başlamak ne kadar önemli? Kafaya sarık sarmak mı yoksa takke takmak mı daha sevap? Tuvalete girerken ne demeli ve hangi ayakla girmeli? .... Hadis kitaplarında namaz konusunda rivayet edilen çelişkili "detayları" Allah'ın kelamındaki detaylara eklemek doğruya iletmez; olsa olsa kıldan tüyden, parmaktan tırnaktan bir sürü gereksiz detayla meşgul ederek namazın asıl amacını kaybettirir bize.
  3. Hadis kitapları namazın vakitleri konusunda garip bir hikaye anlatırlar. Buhari'deki en uzun hadislerden biri olan "miraç" rivayeti ünlüdür. Beş vakit namazın aslında az bile olduğunu vurgulayan, ama bu arada Allah'a hakaretler yağdıran ve Muhammed'i düşünemeyen birisi olarak tanıtan bir rivayet! Rivayete göre, acayip bir ata binerek göğe yükselen Muhammed Peygamber, altıncı gökte ikamet eden Musa Peygamberden akıl alarak, altıncı gök ile yedinci gök arasında mekik dokuyarak, Allah ile büyük bir pazarlık sonucunda günde 50 vakit (her 28 dakika için bir vakit) emredilen namazları 5 vakte indirmiş. Hesap-kitap bilmeyen ve kullarına karşı acımasız olan bir tanrı ile cesaretle pazarlık yapan ve ümmetini bu büyük felaketten kurtaran bir kurtarıcı olarak olarak sunulmak istenir Muhammed. Tabii, onun bu basit hesabı bilebilmesi için, sürekli olarak Musa'dan akıl alması gerektiği de... Kuran, kuşkusuz böyle hikayeleri içermez.

KURAN'A GÖRE NAMAZ

Namazın Amacı

Namaz kılmak, sıkça zekatla ve muhtaçlara yardım etmekle birlikte anılarak namaz kılan kişinin toplumsal bilinç ve sorumluluğa sahip olması vurgulanır (2:43; 4:77, 22:78; 107:1). Namaz sadece Allah'ı anmak için kılınır (6:162; 20:14). Bu özel anma ve iletişim ibadeti gözetilirken dış dünya ile ilişkiler minimuma indirilmeli (4:101). Namaz, müslümanları günahlardan ve başkalarına zarar vermekten alıkor (29:45). Namaz hayat boyu gözetilecek bir görevdir (70:23).

Abdest

Namaz kılmak için abdestli olmak gerekir (4:43; 5:6). Yüzler yıkanır, eller dirseklere kadar, başlar meshedilir, ayaklar da. Ayetlerdeki ifade, ayakların hem yıkanabileceği ve hem meshedilebileceği biçimde anlaşılır (nitekim bunu bir önceki cümleyle yansıtmaya çalıştık). Böylece, duruma ve iklime göre bize serbesti tanınır. Abdesti sadece cinsel ilişkide bulunmak ve tuvalet ihtiyacını gidermek bozar; gaz kaçırmak, kanamak, kadınlarla tokalaşmak ve kadının adet görmesi abdesti bozmaz ve namaza engel olmaz (5:6; 2:222). Su bulunmazsa, namaza zihinsel olarak hazırlanmak için temiz bir zemine dokunularak yüzler ve eller meshedilir (5:6).

Giyim

Namaz için örtünme diye bir koşul yoktur. Odasında kendi başına veya eşiyle birlikte namaz kılan biri dilerse çırılçıplak namaz kılabilir. Tanrı bizi elbiselerimize göre değerlendirmez ve bizim saklamaya çalıştığımız organları yaratan ve çalıştıran da kendisi olduğundan onları görmekten mahcup olmaz. Adem ve eşinin cennetteki tavırları, suç işleyerek bedenlendikleri için, suçluluk psikolojisiyle gösterdikleri bir refleksti. Aradan milyonlarca yıl geçmiş ve bu suç herkese ayan beyan olmuştur! Ayrıca, örtü olarak kullanılan pamuk, yün, naylon gibi nesnelerin çıplak vücutları meleklerden gizleyeceği biçimindeki yaygın inanış da temelsiz. Bizim çıplak vücudumuz meleklerin umurunda bile olmaz. Kaldı ki, banyolardan veya yatak odalarından melekler kaçmaz. Onlar her an bizim hizmetimizdedirler ve yaptıklarımızı her an kaydetmektedirler. Ayrıca, namazda muhatabımız melekler değil, Allah'tır. Örtünme toplumsal bir gereksinme olup kişiyi cinsel ve duygusal ilişkilerde diğerlerinden koruma amacını güder. (7:26; 24:31; 33:59).

Kıble

Namaz için İbrahim peygamberin kurduğu Kutsal Mescide yani Kabe'ye yönelmeli (2:125, 143-150; 22:26). Yolculuk anında kıbleye dönme koşulu ihmal edilebilir (2:115).

Rekat Sayısı

Tehlike ve korku gibi olağanüstü hallerde kısaltılması öğütlenen namaz bir rekat olunca normal koşullarda kılınan namaz en az iki rekat olmalı ve namazda dış dünya ile irtibatı minimuma indirmeli (4:101). Cuma namazının sadece iki rekat olması ilginçtir. Bu namaz her hafta topluca tekrarlandığı için rekat sayısına ekleme yapılamamıştır. Cuma namazı dışında, cemaatle kılınmayan namazların rekat sayıları çeşitli biçimlerde zamma uğramıştır.

Mekanik Biçim

Namazı ayakta durarak kılmaya başlamalı (2:238; 3:39; 4:102) ve özel durumlar hariç durulan yerden hareket edilmemeli (2:239). Namazda eğilerek yere kapanmalı (rüku ve secde) böylece Allah'a teslimiyet fiziksel olarak da bildirilmeli (4:102; 22:26; 38:24; 48:29). Herhangi bir korku durumunda ayakta durma ve eğilerek yere kapanma koşulu aranmaz (2:239).

Okuma

Namazda okuduğumuz duanın anlamını namaz anında bilmeli ve Allah ile konuştuğumuzun bilincinde olmalıyız (4:43). Namazları saygı içerisinde kılmalı (23:2). İhtiyacımıza ve içinde bulunduğumuz duruma uygun olarak Allah'ın herhangi bir ismini (sıfatını) zikredebiliriz (17:111). Namazda Allah'tan başkasını anmak namazın amacıyla çelişir (6:162; 20:14; 29:45). Namazda Allah'ı anmalı, övmeli, yüceltmeli, tesbih etmeli ve sadece O'ndan yardım istemeli (1:1; 20:14; 17:111; 29:45; 2:45). Fatiha suresi baştan sona Allah'ı muhatap alan bir dua niteliğinde olan biricik sure olup değişik dilleri konuşanların topluca namaz kılabilmelerini sağlayabilmesi açısından uygundur (62:9; 4:101). Namazlarda orta bir sesle okumalı ve namazlar ne özellikle gizlenmeli ne de gösteriş amacıyla açıkta kılınmalıdır (17:111). Toplu namaz kılınırsa, namaza önderlik eden kişinin orta bir ses tonuyla okuduğu dua dinlenmeli (7:204; 17:111). Otururken "tahiyyat" denilen duayı okumamalı; zira bu dua Muhammed peygamber sanki her şey nazır ve hazır bir tanrıymış gibi bir hitap içermekte ve Allah'tan başkalarını anmaktadır. İlla bir şey okunmak dilenirse, Allah'ın birliğine şahadet getirilebilir veya herhangi bir dua yapılabilir.

Cuma Namazı

Kadın-erkek tüm inananlar haftada bir Cuma (toplantı) günü öğle namazına açık bir duyuru ile çağrılır ve namazı erkek veya kadın bir müslümanın önderliğinde topluca gözettikten sonra herkes tekrar işine döner (62:9). Duyuru Allah'ı anmaya bir çağrı olup başka isimler zikredilmez (72:18). Hutbe namazın bir parçası olmayıp toplantıdan yararlanılarak yapılan bazı hatırlatmalar ve güzel öğütlerden ibarettir. Mescitler (camiler) sadece Allah'a özgülenmeli. Allah'ın ismi bir levhaya asılmışsa O'nun ismi yanında hiç bir ismi özellikle yerleştirmemeli (72:18). Mescitler topluma açık yerler oldukları için mescitlere gidenler temiz ve güzel giyinmeli. (7:31).

Cenaze namazı olarak bilinen dua, bir namaz değil aslında. Dileğe bağlı bir duadır. Allah'a ortak koşmadan ölmüş olanları hayırla anıp geride kalmış yakınlarına destek verme amacını güder (9:84).

Vakitler

Gecenin gündüzün iki ucuna yakın bölümlerinde gözetilmesi gereken Sabah (Fecr: 24:58; 11:114) ve Akşam namazlarıyla (İşa: 24:58; 17:78; 11:114; 38:32) güneşin sabah ile akşam arasında olduğu, yani öğle vaktinde kılınan Orta (Vusta: 2:238) namazı olmak üzere üç vakit namaz mevcuttur.

Kuran'da sadece üç namazın ismi geçer. Bir başka deyişle, "salat" (namaz) kelimesi, zaman bildiren üç tanımlayıcı kelime ile birlikte anılır.

  1. Salat-el Fecri-SABAH NAMAZI (24:58; 11:114).
  2. Salat-el İşa'-AKŞAM NAMAZI (24:58; 17:78; 11:114; 38:32)
  3. Salat-el Vusta- ORTA NAMAZ (2:238)

Namaz vakitlerini belirleyen ayetlerin hepsinin bu üç vakit hakkında olduğunu görüyoruz. Spekülasyonlara girmezsek ORTA NAMAZ olarak adlandırılan namazın sabah ile akşam namazı arasındaki öğle namazı olduğunu rahatlıkla bulabiliriz. Gecenin uyumamız için yaratıldığını (78:10) ve gece ortasında kalkıp Allah'ı anmanın üzerimize farz kılınmadığını (73:20) ve Cuma namazının günün ortasında kılınmasının emredildiğini (62:9) düşündüğümüzde "orta" namazın sabah ile akşam namazı arasındaki öğle namazı olduğunu anlarız.

Tevrat bu anlayışı destekler. Namazın İbrahim peygamberle başladığını ve Musa'nın namaz kıldığını hatırlarsak Tevrat'ta namaz vakitleriyle ilgili ifadelerin tarihsel değerini daha iyi idrak ederiz. Tevrat'ın çevirilerine güvenim tam olmamakla birlikte Tevrat'ın en az üç ayetinde bulduğumuz bu desteğin bir hata veya tahrif sonucu oluştuğuna inanamıyorum. Tevrat'taki bu ayetlerin gerek birbirleriyle ve gerekse Kuran ayetleriyle olan tutarlılığına dikkatinizi çekerim. (Bak: 1 Samuel 20:41 ; Zebur 55:16; Daniel 6:10 ).

Namaz vakitlerinin beşe çıkarılmasının oluşturduğu dumanların izini mezhepler tarihinde görebilirsiniz. Şia'nın beş vakit namazı üç vakte sıkıştıran garip pratiği, namazları beşe çıkartan Sünniler'in baskısı neticesi bir uzlaşmadan kaynaklanıyor olmasın? Sünnetlerle, nafilelerle, teravih namazlarıyla namaza sürekli zam yapan hadis ve sünnet izleyicilerinin üç vakit namazı beşe çıkarmaları çok mu uzak bir ihtimal?

Namaz Sonrası

Namazları oruç gibi kazaya bırakmak diye bir şey olmayıp belli vakitlerde yerine getirilmeli (4:103). Namazdan sonra Allah'ı anmaya ve zikretmeye devam etmeli (4:103).

Bidatler

Namazları birleştirmek, kaçırılmış namazları kaza etmek, namazları yolculuk anında kısaltmak, sünnet ve nafile namazlar eklemek, namaz kıldırma memurluğu (imamlık) diye bir meslek icat etmek, kadınların namazda önderlik etmesini yasaklamak, otururken Et-tahiyatü duasını okumak ve bu duada peygambere ikinci şahıs olarak seslenmek, şahadette Muhammed peygamberin ismini Allah'ın yanına eklemek, Fatiha'dan sonra zammussure okumak, Fatiha'nın Besmelesini okumamak, eller ve parmakların yeri konusundaki detaylarla meşgul olmak, abdest alırken ağzı ve burnu yıkamayı abdestin bir şartı bilmek, namazdan önce ağzı misvaklamanın, sarık veya terlik giyilmesinin daha sevap olacağına inanmak gibi nice kurallar ve inançlar Hadis-Sünnet ve mezhepler yoluyla Muhammed Peygamberden daha sonra sokulan bidatlerdir.