MÜTEŞABİH (BENZER ANLAMLI, ÇOK ANLAMLI, MECAZİ) AYETLER

3:7 ayetinde sözü edilen müteşabih "birbirine benzer" demektir (bak 2:118; 2:70; 4:157; 6:99; 6:141; 2:25). Müteşabih (mecazi veya benzer anlamlı) ayetlerden söz eden 3:7 ayetinin kendisinin de müteşabih olması ilginçtir. Kuran'ı uydurma dini kitaplarla anlamaya çalışanlar ve Allah'ın dinine başka otoriteleri ortak koşanlar Kuran'ı hakkıyla anlamaktan men edilmişlerdir. Bu kişiler ilginçtir ki Kuran'ın anlaşılmasıyla ilgili ayetlerin bizzat kendilerini anlayamamaktadırlar. (Örneğin 3:7 ayetine ek olarak 17:46; 41:44 ve 56:79).

Geleneksel tefsirler ve mealler ayetin son bölümünü şöyle çevirirler: "Onların gerçek anlamını ise Tanrı'dan başkası bilmez. Derin bilgiye sahip olanlar, 'Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır' derler." Ayetin bu bölümü noktalama işaretine göre anlam değişikliği gösterir. Noktalama işaretlerinin Kuran'ın bir parçası olmadığı ve çok sonraları eklendiği bilinen bir gerçektir. Ayeti orijinal diline sadık kalarak ve noktalama işareti kullanmadan çevirelim: "onların gerçek anlamını kimse bilmez ancak Tanrı ve derin bilgiye sahip olanlar derler ki ona inandık hepsi rabbimiz katındandır." "Olanlar" kelimesinden sonra durulursa, derin bilgiye sahip olanların onları anlayabileceği anlaşılır. Fakat, Tanrı kelimesinden sonra durulursa, Tanrı'dan başka kimsenin onları anlamayacağı anlaşılır. Geleneksel Kuran yorumları ve çevirileri çok az bir istisnayla ikinciyi seçmektedirler. Bu anlayışa, daha doğrusu ayetleri "anlayamama anlayışına" neden katılmadığımı açıklayayım:

Çok anlamlı veya mecazi ayetleri anlamaya çalışanların niyetleri ve inanç sistemleri önemlidir. İkiyüzlüler kalplerindeki hastalık nedeniyle, müteşabih ayetler üzerine yoğunlaşırlar ve niyetlerinin bozukluğundan ötürü doğru anlayamazlar. Müteşabih ayetleri bağlamlarından koparırlar veya onları açıklayan diğer ayetleri görmezlikten gelirler.

Örneğin, 37:62; 44:43 ve 56:52 ayetlerinde sözü edilen cehennemdeki Zakkum ağacıyla ilgili ayetler müşrikler tarafından anlaşılmadı ve onların Kuran'ı inkarlarını arttırdı. Ateşin içinde ağaç mı olurmuş diye alaya aldılar Kuran'ı. Nitekim, 17:60 ayeti müşriklerin içine düştüğü bu fitneyi anlatır. Halbuki müşrikler, Cehennemde biten Zakkum ağacıyla ilgili ayetleri, Cennet ve Cehennem tasvirlerinin birer örnek/misal olduğunu bildiren ayetlerle birlikte inceleyerek değerlendirme dürüstlüğünü gösterselerdi bunun bir mecazdan ibaret olduğunu rahatlıkla anlayabileceklerdi.

Bir başka örnek daha verelim: "Açıklamak" anlamına gelen "BYN" kökünün bir türevinin yer aldığı 16:44 ayeti (Biz sana mesajı indirdik ki onlara indirileni açıklayasın) hadis kitaplarını Kuran'a eş koşanlar tarafından yanlış anlaşılmaktadır. Ayetteki "litübeyyine" (açıklayasın) kelimesi, Türkçe karşılığı gibi "müteşabih" yani bir kaç anlamlıdır: 1) Gizli bir şeyi açıklamak. 2) Anlaşılmaz bir şeyi açıklamak. Birisi gizlinin zıddı, diğeri ise anlaşılmazın zıddıdır. Ayet, peygambere, insanların duyusu ötesinde bir sistemle vahyedileni gizlemeyip açıklamasını emretmektedir. (Bak 33:37; 20:25). Kuran zaten Tanrı tarafından açıklanan, açık bir Arapça ile inen, anlaşılması kolay apaçık bir kitap olduğundan (5:15; 26:195; 11:1; 54:17; 55:1) peygamberin onu ayrıca açıklama görevi yoktur. 16:44 ayetindeki "litüBeYiNe" kelimesi, kitap ehlinin kendilerine gelmiş olan vahyi gizlemeyip açıklamaları gerektiğini bildiren 3:187 ayetindeki "letüBeYinüNnehü" kelimesi ile aynı anlamdadır. (Müteşabih ayetlerin bir başka örneği için 2:106 ve 56:79 ayetlerini de siz inceleyiniz.)

Kuran'a içtenlikle inanan, dininde Allah'tan başka otorite tanımayan herhangi bir müslüman yeterince incelemeyi yapsa Kuran'ın müteşabih ayetlerinin anlamını kavrar.

Kuran'ın tüm ayetlerine inanabilmek için birinin ilimde derin olmasına gerek yok. İnanan bir müslüman olmak yeterlidir. Ne var ki, müteşabih ayetlerin uygun anlamını bilmek için inanmanın ötesinde derin bir bilgi gerektirir. Nitekim 3:7 ayeti, müteşabih ayetlerle ilişkili olarak bu dar kategoriyi (dinde derin olanları) söz konusu etmiştir.

Kuran'ın öğretmeni olan Allah inananları Kuran'ı okuyup anlamaya teşvik eder. Kuran, genelde anlaşılması kolay bir kitap olmasına rağmen (54:17...) bir bölümünün anlaşılması yoğun ve sistemli bir çalışma ve analiz gerektirir. Yeterli bilgiye sahip olmadan bir sonuca varmamamızı öğütler Kuran (20:114). Ne var ki, 3:7 ayetini yanlış yorumlayanlar, inananları ve hatta derinde ilim sahibi olanları müteşabih ayetleri anlamaktan caydırmaya çalışmaktadırlar. Hangi ayetlerin müteşabih hangilerinin muhkem olduğu konusunda da bir bilgiye ve belirliliğe sahip olmadıkları için, bu caydırma Kuran'ın tümü hakkında olmaktadır.

Geleneksel yorumu kabul etsek, o zaman hangi ayetlerin müteşabih olduğu konusunda kesin bir bilgiye veya ölçüye sahip olmamız lazım ki nerede müteşabih ayet görsek onu anlamaya çalışmaktan sakınalım! Geleneksel yoruma göre, eğer birileri bir ayeti anlamaya gayret gösterirse ve o ayet kazara müteşabih bir ayet çıksa o kişi münafık olur. Zira geleneksel yoruma göre müteşabih ayetleri ancak münafıklar anlamaya çalışır. Bu nedenle, 3:7 ayetinin geleneksel yorumunu savunanlar müteşabih ayetlerin TAM bir listesini çıkarmalı müslümanları onlar konusunda uyarmalılar: "sakın bu ayetler üzerinde düşünmeyiniz, zira onları sadece Allah anlar. Onları anlamaya çalışanlar münafıklardır...." diye.

Böyle bir liste ortada olmadığı gibi, oluşturulması da anlamsızdır. Zira müteşabihlerin belirlenmesi falancanın veya filancanın anlayış seviyesine bağlı olacak. Falancanın anlamakta zorlandığı ayetler Falancanın Müteşabih Ayetler Listesi olacak, Filancanın anlamakta zorlandığı ayetler de Filancanın. Bir kişinin anlamakta gösterdiği yetersizlik nasıl da bir başkası için kriter olur ve onun için entelektüel tabular oluşturur? Geleneksel yoruma göre hareket edildiği taktirde, en aşağı anlayış kapasitesi Kuran'ı anlamak için ortak payda olacak. Ne kadar az ayet anlasan o kadar güvenlikte olacaksın, anlamaya çalıştığın veya anladığını sandığın ayetlerin sayısı arttıkça o kadar da münafık olma ihtimalin artacak....

Geleneksel anlayışa göre, her Kuran öğrencisi, anlamamayı kutsallaştıran cahiller tarafından "münafık" olarak suçlanmaya mahkum!